Eh be Abdüssamed
Peyker abi o gün; yani perşembeyi cumaya bağlayan gece dergaha gelmedi. Ertesi günlerde gelmedi gelemedi..belli bir özrü var hasta mı diye aramakta benim içimden gelmedi.
Mekan hazır sıcacık.. sevildiğini de biliyor öylesine neşeli muhabbetli ki burada neden gelmesindi ki!.
bazen işleri olur onun yalnızlığı sever deyip saygı duydum…sinemaya gitmiştir..
Mevsim kış..Ocak ayının ortalarında bir kuru soğuk varki bazen kendi kendime ..etrafta oturan abilerin abdestli oluşuna bile şaşırırdım.Onun için de erindi dedim üşendi dedim bu benim hüsnü zannım oldu ..
Yahu kim soğuk suyla abdest alıyor ki! denilebilir kombi var gürül gürül ama bunun birde tuvalet edenleri var ayıptır söylemesi..vallahi bu şu 2 yıllık dini yaşantımda öğrendiğim bilgilerle ki biri de bu tuvalet abdest edepleri.. zor geldi hakikaten .. hanımdan ayrılmadan önce Zeytinburnu'nda bir bir sitede otururduk.. Eve alaturka tuvalet yapmamışlar ben hep oturdum helada.. bazen kitap okudum sigara içtim..düşündüm.. film bile izlemişimdir kıç açık ..Şimdi öyle sağına oturma,duanı et buz gibi şehir şebekesini önüne ardına sür gibi şeylere alışana kadar çok zahmet çektim.Peyker abi de bir kaç aydır geliyor dergaha onunlada konuşuruz bu mevzuları da ..aynı be ya diyor..
Dergah İstanbul Bakırköy'e iki katlı bir işyeri binasıdır tekke dergah demişken dört başı mamur ahşap, bahçeli öyle sema edilen etrafta semazenler neyzenler anlaşılmasın.Pekala zikir çekiyoruz bizde
fakat beni asıl mekana bağlayan içerinin uhrevi havasıdır..Tuttum Peyker abiyi de getirdim bir köşede oturup vay sufizm yok egzistanisizm edebiyat sanat konuşup duruyoruz diğer abilerde menkibeler anlatıyor tekkenin işlerini konuşuyor kimisi cezbeleniyor.. kimse de birşey demeyince konuşup duruyoruz…bizbizeyiz..İkimizde bağlandık kısa sürede .."huzurumuz geldi, duygularım gelişti Orhan" diyor Peyker abi..
O gün ve sonra ki günler gelmedi dergaha Peyker abi
Merak ettim.. yalnız onun yokluğunda tekkede konuşulanları anlamaya, gençlerle tanışmaya fırsat buldum.Çoğu Sufi abiler çocuklukluklarından beri bu tekkelerde büyümüşler..mesela Hicabi abi öyle güzel sakallı ki sanki sakalı tesbih ipi.. mübarek sarkıyor yanaklarına.nurlu .. Dedesi Hicabi baba isimli bir Allah dostunun adına ismini vermiş..Abdülhakim var Salih var Abdüssamed..isimlerini hep Evliyaya sorup da vermiş babaları.. Büyüklerden dua alarak kulaklarına isimleri okunmuş..Ne mübarek bir şey bununla öylesine gurur duyuyorlar ki..benim büyük kızın adı Tansu rahmetli babam Demirelciydi…
Bir kaç hafta sonra Peyker abiyi evinde ziyaret ettim bu isim konusunu açtım..
Hissi kablel vuku demek ki..
"Azizim dedi bende dedi bu isim meselesiyle ilgili kırgınım birilerine ondan gelmiyorum Dergaha dedi .".
Gözleri doldu namazı abdesti de aksatmış biraz daldık dünyaya dedi..
Peki dedim taharet mevzusu ne durumda.? .
Klozet musluğuyla olmuyor azizim dedi alaturka bir çözüm arıyormuş Cami yakın gidiyorum arada soğuk su çok iyi geliyor dedi..Profesör Mehmet Öz de aynı tavsiyeyi veriyormuş..
İsmini de Abdussamed ; "
Mahpeyker Kösem Sultan Bakırköyevi abi naber abi " demiş ona bozulmuş…
Eh be Abdüssamed..